Edit Content

"Acemi Kalma Ustası"

Doç. Dr. Gökhan Günaydın

İstanbul Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili

Kamu görevlisi bir babanın sık çıkan tayinleri nedeniyle Anadolu’yu adeta karış karış dolaşan bir ailenin içinde büyüdüm. Bu bağlamda ilk, orta ve lise öğrenimimi Zile/Tokat, Sarıkamış/Kars, Tosya/Kastamonu, Aksaray/Niğde, Ereğli/Zonguldak ve Geyve/Sakarya ilçelerinde tamamladım.

İletişim

Sosyal Medya

  1. Home
  2. »
  3. TBMM
  4. »
  5. Meclis Gündemi
  6. »
  7. AYM Kararına Uymamak Kariyer Sebebi Oldu
bu içeriği paylaşın;

AYM Kararına Uymamak Kariyer Sebebi Oldu

Tayfun Kahraman hakkındaki AYM kararına uyulmaması ve Akın Gürlek'in Varlık Fonu'ndan maaş alması bir skandaldır, bağımsızlığını yitiren yargı eninde sonunda iktidarı da vuracaktır.
Yazı Boyutu:
12px
32px

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına uyulmamasını ve yargıdaki çifte standartları sert bir dille eleştirdi. Günaydın, Adalet Bakan Yardımcılığı’ndan İstanbul Başsavcılığı’na yükselen Akın Gürlek’i örnek göstererek, yargıda Anayasa’yı ihlalin bir kariyer basamağı haline geldiğini öne sürdü.

AYM KARARINA DİRENME: TAYFUN KAHRAMAN VE GÜRLER ÖRNEĞİ

Günaydın, haksız yere Silivri’de tutulmaya devam edilen Tayfun Kahraman’ın durumuna dikkat çekerek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM’nin tahliye kararını uygulamamasını sertçe eleştirdi.

  • ANAYASA İHLALİ: Anayasa’nın 153. Maddesi’nin AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını bağladığını açıkça ifade etmesine rağmen, mahkeme heyetinin bu karara uymamasını Anayasa’yı açıkça ihlal etmek olarak nitelendirdi.
  • KARİYER YOLU: Mahkeme heyetinin cesaretini, eski İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek’in kariyerinden aldığını iddia etti. Gürlek’in de daha önce AYM kararlarına uymayarak kariyerine başladığını, Adalet Bakan Yardımcılığı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına kadar yükseldiğini söyledi.

BAŞSAVCI AKIN GÜRLEK’İN ÇİFTE GELİRİ: HUKUKİ SKANDAL

Günaydın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in, Türkiye Varlık Fonu’na bağlı Lüksemburg’daki Etimine SA adlı firmadan yönetim kurulu üyesi olarak maaş almasının hukuki bir skandal olduğunu yineledi.

  • YASA VE ANAYASA VURGUSU: Gürlek’in “Ben Bakan Yardımcısıyken aldım, Başsavcıyken almadım” savunmasını kabul etmeyen Günaydın; Anayasa’nın 140. maddesi ve Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 2802 sayılı 48. maddesi uyarınca, hâkim ve savcıların idari görevlerde dahi kazanç getirici faaliyette bulunamayacağını ve bunun katı bir kural olduğunu belirtti.
  • HSK’YA ELEŞTİRİ: “Türkiye Varlık Fonuna idarede bulunan bir kurumdan maaş alan bir savcı Türkiye’de yargı dağıtıyor, ne diyorsunuz buna?” diyerek Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun bu konuda neden sessiz kaldığını sorguladı.

GAZETECİLERE OPERASYON VE MEDYADA YANDAŞLAŞMA

Akın Gürlek hakkındaki haberlerin ardından gazetecilere yönelik operasyonların başladığını ve yalan haber gerekçesinin çifte standart olduğunu ifade etti.

  • GÖZALTI YÖNTEMİ: “Mevcutlu olarak ifadeye davet” yöntemine tepki gösteren Günaydın, bunun kırk yıllık ceza hukukçusu diplomasını kan ağlattığını ve polis eliyle götürmekle hiçbir farkı olmadığını söyledi.
  • YALAN HABERİN ADRESİ: Yandaş kanalların stok görüntülerle yolsuzluk yayını yapmasına ve TELE-1’in kayyım atanarak yayınının kesilmesine sessiz kalanların, şimdi tarafsız gazetecilere operasyon yaptığını kaydetti.
  • SABAH-ATV VE SHOW TV ÖRNEKLERİ: Sabah, ATV, Flash TV ve Habertürk/Show TV gibi medya kuruluşlarının kamu ihaleleriyle zenginleştirilen yandaşlara aldırıldığını veya TMSF tarafından el konulduğunu belirterek, medya üzerindeki manipülasyonun iktidardan kaynaklandığını iddia etti.

ADALET SÖZÜ: “KAYBOLAN ADALET BİR GÜN SİZE DÖNECEK”

Günaydın, bağımsız ve tarafsız olmayan yargının bir gün iktidarın da şikâyet edeceği bir sorun haline geleceği uyarısında bulundu.

  • TARİHİ VURGU: Konuşmasını Milattan Önce yaşamış Augustinus’un sözüyle sonlandırdı: “Devletin içerisinde adaleti çıkartırsanız geriye bir çeteden başka ne kalır?”
  • CHP’NİN TAAHHÜDÜ: CHP iktidarında, “bir tane rozet takmış hakim, savcı hangi partinin rozeti olursa olsun kürsüde ya da idari makamlarda bulunamayacak” sözünü halka verdi.

 

Doç. Dr. Gökhan Günaydın’ın konuşmasının tam metni;

Değerli milletvekili arkadaşlarım, evet, Tayfun Kahraman haksız, adaletsiz bir şekilde Silivri zindanında tutulmaya devam ediliyor; kızı Vera, babasız büyümeye; eşi, eşine hasret yaşamını sürdürmeye devam ediyor. 

Anayasa Mahkemesi bir karar verdi; Anayasa Mahkemesi adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ifade etti ve yargılamanın tekrarı ve tahliyesine ilişkin de kararını kesin olarak verdi. “Anayasa Mahkemesi kararları” başlıklı 153’üncü madde açıkça şunu söylüyor: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” Peki, bu açık hükme rağmen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve heyeti neye güveniyor da Anayasa’yı açıkça ihlal ediyor? Bu açık hükme rağmen nasıl “Ben Anayasa Mahkemesi kararlarına uymam.” diyebiliyor? Çünkü önünde örnek var; Akın Gürlek de İstanbul’da ağır ceza mahkemesi başkanı iken Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayarak kariyerine başladı ve böylece Adalet Bakan Yardımcılığına, oradan da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına kadar yükseldi. O hâlde, memlekette Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamak demek ki bir kariyer sebebi. 

Peki, bu Akın Gürlek ne yapmış? Bakın, burada kamuya açık belgeler var, bunlar Avrupa’da ticaret sicilinin tasnif edildiği bütün sitelerde yayımlanıyor. Bu kararlar artık internet sitelerinde dolaştığı için tekrar tekrar göstermeye gerek duymuyorum ama hepimizin bildiği kararlar. 

Peki, ne deniyor bu kararlarda? Akın Gürlek hem Adalet Bakan Yardımcısı olduğu dönemde hem de Cumhuriyet Başsavcısı olarak İstanbul’a atandığı dönemde Lüksemburg’da kurulu bulunan Etimine SA adlı bir firmada yani Türkiye Varlık Fonuna bağlı Eti Madenin yurt dışı temsilciliğinde yönetim kurulu üyesi olarak maaş alıyor. Peki, kendisini nasıl savunuyor Akın Gürlek? Bir gazeteciye açıklama yapmış, “Ben Adalet Bakan Yardımcısıyken bu parayı aldım, Cumhuriyet Başsavcısı iken almadım.” diyor. Peki,  Anayasa’nın 140’ıncı maddesinin -hani uyuluyor mu emin değilim de bir göstereyim yine- son fıkrası ne diyor? “Hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar, hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler.” Yani Adalet Bakan Yardımcısı olman seni hâkim ve savcı sıfatından çıkarmıyor. Peki, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ne diyor? Diyor ki: “Hakim ve savcılar, kanunlarda belirlenenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyetlerde bulunamazlar.”  Öyle katı bir kural. Eşinin, reşit olmayan ve kısıtlanmış çocuklarının kazanç getirici faaliyetleri varsa bunu da Adalet Bakanlığına on beş gün içinde bildirecekler. Ben şimdi söylüyorum; her konuya laf yetiştiren arkadaşlar, buna ne diyorsunuz ya? Türkiye Varlık Fonuna idarede bulunan bir kurumdan maaş alan bir savcı Türkiye’de yargı dağıtıyor, ne diyorsunuz buna? Bu, yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı ve birbirini denetleyerek bağımsız bir şekilde çalışmasına bir örnek midir yoksa bu bir hukuki skandal mıdır? Daha dün buradan seslendik: Hâkimler ve Savcılar Kurumu acaba ne yapıyor? Bu konuda da mı kulağının üstüne yatmaya devam edecek? (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, tabii, akşam bunların haberleri yapılınca sabaha bir basın operasyonu bekliyorduk. Gazeteci arkadaşlar tutuklandılar, gözaltına alındılar. Dilimizden çıksın, gözaltından serbest bırakılmalarını umuyoruz ve diliyoruz. Peki, gözaltına alınmışlar, ifade nedir, gerekçe nedir? Yalan haberi yaymak. Bakın, yalan haberi yaymak deyince stok para görüntülerini yayınlayan TRT’ye, “560 milyar liralık yolsuzluk var.” diyen TRT’ye bir bakalım. Akşamları kanalları 5’e bölüp de pencere pencere CHP’ye hakaret etmeye yeltenenlere bir bakalım ama daha önemlisi başka bir şeye bakalım. Sadece çalışabilen dillere değil, çalışamayanlara da bakalım. Ya, siz, Sabah, ATV operasyonunu nasıl yaptınız? Sağır sultan biliyor değil mi? Siz şimdi inkâr edersiniz. Kamu ihalelerinden ayrılan paylarla, topladığınız paralarla Sabah’ı ve ATV’yi yandaşlaştırmadınız mı? Yani, eskiden bağımsız, tarafsız haber yapan Sabah ve ATV o tarihten bu yana sizin borazanınız hâline gelmedi mi? Yalan haberi yaymıyor mu? 2,5 milyar lira kamu ihalesi verdiğiniz Eşref Keleş’e 84 milyon TL’ye Flash TV’yi satın aldırıp da yandaşlaştırmadınız mı? Habertürk’ü ve Show TV’yi Can Holdinge Aralık 2024’te 575 milyon dolara satın aldırarak  yandaşlaştırmadınız mı? Ha, inkâr edersiniz değil mi? Can Holdingin sahibi Kemal Can diyor ki: “Bana devlet büyükleri burayı satın almamı talimat verdiler. Zaten yönetim kurullarına bakarsanız devletin izini de görürsünüz.” diyor. Devletle hükûmeti ayıralım, hükûmetin izini görürsünüz. Sonra Ekim 2025’te buna da tahammül edemeyip de el koyup da TMSF’nin varlığı yapmadınız mı? Tele1’de Merdan Yanardağ daha ifadesini vermeden kayyım atayıp da ana haber bültenine müdahale edip de yayınını kesmediniz mi? Türkiye’de bir avuç tarafsız ve bağımsız gazeteci yayın yapabilir hâlde kaldı, onları da sabah operasyonlarıyla teslim alıyorsunuz.

Ha, bir de yeni yöntem çıktı, mevcutlu olarak ifadeye davet, bu ne demekse yani kırk yıllık ceza hukukçusu diplomam kan ağlıyor. Mevcutlu ifadeye davet etmekle polis eliyle götürmek arasında ne fark var acaba, birisi bana ifade edebilir mi? Ya, bütün bu saçmalıklar Türkiye’yi hukuk devletinden giderek uzaklaştırıyor. Şunu söyleyeyim: Bu mesele eninde sonunda sahiplerine döner, bir an evvel yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayın; ya değilse, bu tarafsız ve bağımsız olmayan yargıdan bir gün siz de şikâyet edeceksiniz.

Haber Galeri:

Bu İçerik 38 Kez Görüntülendi.

Sosyal Medya Hesaplarımız

Bu Sayfayı Paylaşın