CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Ankara’nın Başkent oluşunun önemini vurgularken, Amasra iş cinayeti, Gazze’deki katliam ve İBB Başkan Vekili Nuri Aslan hakkındaki yeni soruşturma gibi kritik konulara sert eleştiriler getirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, geniş kapsamlı bir konuşma yaptı. Konuşmasına Meclis’teki tartışma üslubuna dikkat çekerek başlayan Günaydın, siyasi müktesebatlara saygı çerçevesinde nitelikli bir tartışma ortamının önemini vurguladı.
Direnişin, bağımsızlığın, Cumhuriyet’in başkenti Ankara’ya selam olsun!
Günaydın, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışını ve 13 Ekim 1923’te Ankara’nın Başkent ilan edilişini anarak başladı. Ankara’nın “direnişin, bağımsızlığın ve cumhuriyetin Başkenti” olduğunu belirten Günaydın, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran başta Mustafa Kemal Atatürk ve yoldaşlarını rahmetle ve saygıyla andı. Saltanatın gölgesinden halk egemenliğine uzanan yolun bugün de devam edeceğini söyledi.
Doç. Dr. Gökhan Günaydın, 14 Ekim 2022’de yaşamını yitiren 43 madencinin bir facia sonucu değil, “iş cinayetine kurban gittiğini” savundu. Resmi raporların da üretim baskısı ve güvenlik eksikliklerini ortaya koyduğunu hatırlatarak, Soma’dan ders alınmadığını belirtti ve madenci kardeşlere selam gönderdi.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ayrıca Gazze’de katledilen 67 bin kişinin sorumlularının “savaş suçlusu” olarak yargılanması gerekirken, İsrail Parlamentosu’nda ABD eski Başkanı Trump eşliğinde alkışlanmasını kınadı.
Trump’ın, faşist Netanyahu’ya “Sen bir savaş kahramanısın” diyerek silah verdiğini hatırlatan Günaydın, Trump’ın “67 bin Filistinli kardeşimizin kanı ellerindedir” diyerek, ABD’nin bu süreçteki rolüne sert bir eleştiri getirdi.
Kayyum Düzenlemesi ile ilgili olarak; OHAL döneminden kalma antidemokratik kayyum düzenlemesinin Komisyon kararı beklemeden Meclis tarafından neden kaldırılamadığını sorarn Günaydın, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uyulmasının Anayasa’nın talimatı olduğunu vurguladı ve Kent Uzlaşısı’nın bir suç olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Son olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yönetimine yönelik hukuki süreçlere değinen Günaydın, İBB Başkan Vekili Nuri Aslan hakkında “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle soruşturma başlatıldığını duyurdu. Bu durumu, “Ekrem İmamoğlu’nu tutukladınız… şimdi Nuri Aslan’ı tutuklamaya kalkıyorsunuz; siz mi demokrasi getireceksiniz?” sözleriyle eleştirerek, iktidarın millete hesap vermekten kaçamayacağını belirterek sözlerini tamamladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın konuşmasının tam metni;
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli milletvekili arkadaşlarım, evet, sıcak bir tartışmanın içerisindeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi siyasi müktesebatların sözünü eksiksiz söyleyeceği bir yerdir. Birbirimizin sözünü kesme, birbirimize sözünü söyletmeme gibi bir durum içerisinde olamayız. Ancak bunun yanında, elbette, her birimiz birbirimizin müktesebatına saygı göstermek, makamlara saygı göstermek, üslubumuzu buna göre ayarlamak zorundayız. Hiç kimse sözünü bir sözcük eksik söylemesin ama burası nitelikli bir tartışma ortamı olma özelliğini de sürdürsün. Buna hep beraber gayret etmeliyiz.
Tabii, ben bu tartışmanın peşine takılacağım ve ben de bu tartışmanın içerisinde olacağım ya da Türkiye’nin döneceğiz, temellerine gideceğiz. Yüz beş yıl evvel bu memlekette 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Memleketin dört bir yanı düşman orduları tarafından işgal edilmişti, Millet Meclisinden çıkan Meclis Hükûmeti üzerinden Kurtuluş Savaşı verildi ve ondan üç buçuk yıl sonra 13 Ekim 1923’te Ankara Başkent ilan edildi. Ankara direnişin Başkentidir, Ankara bağımsızlığın Başkentidir, Ankara cumhuriyetin Başkentidir. Ben bu çerçevede, Cumhuriyeti ilan eden, Ankara’yı Başkent ilan eden 23 Nisan 1920’de Meclisi kuran ve Türkiye Cumhuriyeti’ni bize armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ve yoldaşlarını rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Saltanatın gölgesinden çıkıp halkın egemenliğine uzanan yol dün olduğu gibi, bugün de, gelecekte de bizim yolumuzdur ve bizim yolumuz olmaya devam edecektir.
Evet, yakamızda “Amasra’yı Unutma!” var. Bu da Soner Ak, yaşamını kaybeden 43 arkadaşımızdan birisi, bir fotoğraf gibi görünüyor ama eşi var, annesi var, çocukları var. Bu arkadaşlarımız bir faciada yaşamlarını kaybetmediler, bu arkadaşlarımız bir iş cinayetine kurban gittiler. Bu, yalnızca benim fikrim değil, aynı zamanda iş güvenliği ve eğitim tatbikatlarının eksikliğini, havalandırma ve metan drenajı eksikliğini, üretim baskısını ortaya koyan resmî raporlarda da kanıtlanmıştır. Peki, 14 Ekim 2022 tarihinde meydana gelen bu faciadan sekiz yıl evvel Soma’da biz 301 çocuğumuzu kaybetmemiş miydik? Eğer Soma’dan ders alsaydık Amasra olmazdı, bugün de Amasra’dan ders aldığımızı düşünmüyorum. O yerin metrelerce altında geçimini sağlamaya çalışan ve kara kömüre kazma sallayan madenci kardeşlerimize selam olsun. Sağlıkla, huzurla yaşamlarına devam etmelerini ve evlerine ekmek parası götürmelerini diliyorum.
Evet, bugün, bir başka hususu daha vurgulamamız gerekiyor. Âdeta bir Trump şova sahne oldu İsrail Parlamentosu ve arkasından Mısır. Bakın, değerli arkadaşlar, Srebrenitsa’da 8.377 kardeşimiz katledilmişti. Bunları katledenler bulundu, Bosnalı Sırplar savaş suçlusu ilan edildi ve uluslararası mahkemelerde yargılandılar. Gazze’de 67 bin kardeşimiz katledildi. Peki, bu
savaş suçlularına ne yapıldı? 67 bin insanı katleden savaş suçlularına ne yapıldı? İsrail Parlamentosunda, Trump’ın eşliğinde her birini teker teker ayağa kaldırılarak alkışlandı. Savaş suçlularının birbirlerini akladığı, birbirlerini alkışladığı bir platform gerçekleşti. Trump orada faşist Netanyahu’ya dedi ki: “Sen bir savaş kahramanısın. En iyi silahlarımı sana verdim, iyi iş çıkarttın.” dedi ve şunu da ekledi: “Artık biraz daha nazik olabilirsin Bibi çünkü artık savaşta değilsin bebeğim.” Şimdi siz Netanyahu Mısır’a gelmedi diye övünüyorsunuz öyle mi? Netanyahu’ya o silahları veren, arkasını sıvazlayan ve 67 bin insanın ölümünü aslında Netanyahu üzerinden sağlayan Trump’la iş birliği yapıyorsunuz.
Trump size diyor ki: “Yakışıklı adam, sert adam…” Aslında 67 bin yurttaşımızın, Filistinli kardeşimizin kanı ellerindedir; bunun da altını çizmek isterim.
Değerli arkadaşlar, nihayetinde şunu söyleyeyim: Evet, bir Komisyon 14’üncü, 15’inci toplantısını yapıyor. Bu Komisyonun istikşafi görüşmelere dönüşmemesi lazım. Buradan herkese soruyorum: Bu Komisyonun marifetiyle olmadan biz burada kayyumu kaldıramaz mıyız? Yani OHAL döneminde çıkarılmış ve açıkça antidemokratik olan kayyum düzenlemesini ortadan kaldıramaz mıyız? Anayasa Mahkemesi kararlarına ve AİHM kararlarına uyamaz mıyız? Buna uyulmasının Anayasa talimatı olduğunun altını çizemez miyiz? Kent uzlaşısını bir suç olmaktan çıkaramaz mıyız? Bir taraftan süreç yürütüyorsun, bir taraftan kent uzlaşısını bir suç olarak ilan ediyorsun. Görüşü ne olursa olsun, hasta mahpuslara yönelik tıp bilimine aykırı raporlar vermesinin önüne geçemez miyiz? Elbette geçebiliriz fakat bunları yapmak yerine başka şeyler yapıyorsunuz.
Biraz evvel bir haber geldi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekilimiz Sevgili Nuri Aslan kardeşimize “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istemiyle bir soruşturma başlatılmış. Ekrem İmamoğlu’nu tutukladınız, Türkiye Belediyeler Birliğinde yerine gelen Zeydan Karalar’ı tutukladınız, Ekrem Başkanın avukatlarını tutukladınız, şimdi İBB’de Belediye Başkan Vekili seçtiğimiz Nuri Aslan’ı tutuklamaya kalkıyorsunuz; siz mi demokrasi getireceksiniz bu memlekete? Her şeyi görüyoruz, her şeyi biliyoruz ve şunu söyleyeyim: Bu memlekete ve bu millete hesap vermekten kaçamayacaksınız.
Teşekkür ederim.






















Sosyal Medya Hesaplarımız