CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, TELE 2 ekranlarında Evren Özalkuş’un sorularını yanıtladı ve kamuoyunu günlerdir meşgul eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iddianamesini sert sözlerle eleştirdi. Günaydın, iddianamenin “casusluk” ve “suç örgütü liderliği” gibi ağır ithamları siyasi bir operasyonun parçası olarak nitelendirdi.
“ADIN KAYYIM, SOYADIN DA KAYYIM. BİZE NUMARA YAPMAKTAN VAZGEÇ”
Konuşmasına, Tele1’in Tele2’ye dönüşme sürecine değinerek başlayan Günaydın, Tele1’e atanan kayyımla yaşadığı diyaloğu anlattı. Kendisinin Tele1’i “gazetecilerin emeğiyle, dayanışma içerisinde ayakta duran, namuslu bir televizyon kanalı” olarak gördüğünü belirtti. Kayyımın yayın politikasına müdahale ettiğini ve programları YouTube’dan dahi sildirdiğini vurgulayarak, “Sen ana habere müdahale edip yayını kestirdin. Adın kayyım, soyadın da kayyım. Bize numara yapmaktan vazgeç” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
“HAYATI BOYUNCA 67 DAKİKA GÖRMÜŞ”
Günaydın, iddianamedeki casusluk faaliyeti iddiasının merkezindeki isim olan Hüseyin Gün konusuna açıklık getirdi. Gün’ün, Ekrem İmamoğlu’nun “suç örgütü yöneticisi” olarak gösterildiğini aktardı. Ancak Hüseyin Gün’ün geçmişine dikkat çekerek, bu kişinin 2010 yılında İngiltere’de AKP Genel Başkan Yardımcıları ve danışmanlarıyla toplantı organize ettiğini, hatta o dönem Başbakanlık danışmanı olan İbrahim Kalın’ın da bu toplantıda bulunduğunu söyledi. Ayrıca 17-25 Aralık süreci sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Hüseyin Gün’den Fuat Avni hakkında briefing aldığını hatırlattı. Günaydın, tüm bu bağlantılara rağmen, İmamoğlu’nun Hüseyin Gün’ü hayatı boyunca sadece 67 dakika süren bir tebrik ziyareti sırasında gördüğünü ve yalnızca yanındaki hanımefendinin ilginç şapkası sayesinde hatırladığını aktararak, bu casusluk iddiasına “Ekrem İmamoğlu hayatı boyunca 67 dakika görmüş onu. O Hüseyin Gün Ekrem İmamoğlu’nun casusluk faaliyetlerine koyan… Öyle mi? Yazıklar olsun size” diyerek sert çıktı.
“BİRKAÇ BİN DOLARA… CASUSLUK FAALİYETLERİNE İKNA ETMİŞLER. ÖYLE Mİ?”
Günaydın, casusluk iddiasının gazeteci Merdan Yanardağ’a da bulaştırılmak istendiğini vurguladı. Yanardağ’ın Tele1’e ara sıra gelip giden Seher Alaçan üzerinden Hüseyin Gün ile bağlantısının kurulduğunu ve bu “casusluk faaliyeti” için verilen paranın sadece “birkaç bin dolar” olduğunu ifade etti. Hukukçu kimliğiyle konuşan Günaydın, “Var sayalım ki velev ki Merdan Yanardağ bir faaliyetin içerisinde. Bunun Tele1’le alakası ne?” diye sorarak, Tele1’in yayın çizgisinin emperyalizm karşıtı olduğunu ve Merdan Yanardağ’ın Filistin soykırımına karşı duruşunu hatırlattı.
“SEÇİMİ İPTAL ETMENE RAĞMEN ŞİMDİ BİR DE DÖNÜYORSUN CASUSLUKLA KAZANDINIZ DİYORSUN”
İddianamenin, İstanbul seçimlerinin casusluk faaliyetleriyle kazanıldığı iddiasını taşıdığını belirten Günaydın, bu iftiraya da sert tepki gösterdi. 31 Mart 2019’da 13.000 farkla kazanılan seçimin haksız yere iptal edildiğini, ardından 23 Haziran’da farkın 800.000’e çıktığını anlattı. Farkın artış nedeninin, bir önceki seçimde AKP’ye oy veren “vicdanı olan” seçmenin haksızlığa karşı İmamoğlu’na oy vermesi olduğunu söyledi. Günaydın, “Seçimi iptal etmene o hani ne diyelim ki arsızlığı yapmana rağmen şimdi bir de dönüyorsun casusluk faaliyetiyle kazandınız İstanbul’u diyorsun değil mi?” sözleriyle bu iddiaları akıl dışı bulduğunu belirtti.
“2014’TEN BERİ İSTANBUL BELEDİYESİ’Nİ VE CHP’Yİ ELE GEÇİRMEK İÇİN… YA YAZIK DEĞİL Mİ ARKADAŞ BU KADAR İFTİRAYA?”
İmamoğlu’nun 2014’ten beri İstanbul’u ele geçirmek için suç örgütü kurduğu iddiasının iftira olduğunu belirten Günaydın, bu süreci yakından bildiğini söyledi. 2014’te İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkan adayı gösterilmesinin sebebinin, anketlerde o belediyeyi kazanabilecek tek isim olması olduğunu aktardı. 2019 Büyükşehir adaylığı için ise İmamoğlu’nun çevresindeki pek çok kişinin “Bu maceraya girme” dediğini, hatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrarı ve bir ikna sürecinden sonra aday olduğunu anlattı. Bu iftiralara tepki göstererek, “Ya yazık değil mi arkadaş bu kadar iftiraya?” diye konuştu.
“TUTUKSUZ YARGILAMA ESASTIR. TUTUKLU YARGILAMA İSTİSNADIR”
Günaydın, iddianame kapsamındaki tutuklu yargılamalara da değindi. “Tutuksuz yargılama esastır. Tutuklu yargılama istisnadır” diyerek hukuk prensibini hatırlattı. 4 gün gözaltında kalıp serbest bırakılan Kadriye Kasapoğlu’nun, ikametgâhını ve oğlunun okulunu değiştirmeden yaşamına devam etmesine rağmen, 1 buçuk yıl sonra tekrar tutuklanmasını eleştirdi. Bu durumun kaçma şüphesi olmadığını gösterdiğini ve tutukluluğun hukuka aykırı olduğunu belirtti.
“AKP’LİLER BİLE MELİH GÖKÇEK DEMEZLERSE…”
Yolsuzluk soruşturmalarındaki çifte standarda dikkat çeken Günaydın, Türkiye’de yolsuzluğun tarihini yazan isimlerin soruşturulmadığını söyledi. “Belediyecilik ve yolsuzluk sözcüğünün yan yana gelmesine vesile olan bir numaralı isim nedir deyin. AKP’liler bile Melih Gökçek demezlerse ben bu memlekette yaşamıyorum değil mi?” sözleriyle Melih Gökçek’in adını anımsattı. Rahmetli Kadir Topbaş döneminde de İstanbul’da “siyasetin finansmanı adı altında hırsızlığın tarihinin yazıldığı” bir dönem yaşandığını, ancak bu isimlere bugüne kadar tek bir soruşturma bile yapılmadığını belirtti. Öte yandan Ekrem İmamoğlu’nun koruma müdürünün yayla evinde “kasa bulduk” diye canlı yayın yapıldığını ancak kasanın içinin boş çıktığını, bunun bir ahlaksızlık örneği olduğunu dile getirdi.


















Sosyal Medya Hesaplarımız