Edit Content

"Acemi Kalma Ustası"

Doç. Dr. Gökhan Günaydın

İstanbul Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili

Kamu görevlisi bir babanın sık çıkan tayinleri nedeniyle Anadolu’yu adeta karış karış dolaşan bir ailenin içinde büyüdüm. Bu bağlamda ilk, orta ve lise öğrenimimi Zile/Tokat, Sarıkamış/Kars, Tosya/Kastamonu, Aksaray/Niğde, Ereğli/Zonguldak ve Geyve/Sakarya ilçelerinde tamamladım.

İletişim

Sosyal Medya

  1. Home
  2. »
  3. TBMM
  4. »
  5. Meclis Gündemi
  6. »
  7. Siyasetin Finansmanının Tarihini Siz Yazdınız!
bu içeriği paylaşın;

Siyasetin Finansmanının Tarihini Siz Yazdınız!

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Türkiye'de siyasetin finansmanının tarihini siz yazdınız. Bunları unuttuk mu sanıyorsunuz!"
Yazı Boyutu:
12px
32px

TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “23 bin hakim savcının 17- 18 binini de yeni aldınız. O cübbelerin hepsine düğme, cep ve rozet diktiniz ve yargıyı araçsallaştırdınız. Türkiye’de siyasetin finansmanının tarihini siz yazdınız. Ne Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dünyada ünlü rüşvet skandallarına yönelik partiniz ve iktidarınız döneminde hiçbir adım atmadınız. 17- 25 Aralık döneminde ayakkabı kutularıyla size gelen paralar, evlerdeki günlerce sıfırlayamadığınız paralar ve rezidansların 20 küsuruncu katlarında çıkan para sayma makinaları için hiçbir soruşturma yapılmadı. Bunları unuttuk mu sanıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

“Olmayan örgütün avukatı nitelemesiyle avukatları da içeriye atıyorsunuz”

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Bundan altı yıl önce Ekrem İmamoğlu belediye seçimlerini 800 bin farkla kazanmıştı. 31 Mart 2019’da sizi yendik, 13 bin farkla yendik ’13 bin farkla seçim mi kazanılırmış dediniz sonra ‘çaldınız’ dediniz 6 Mayıs’ta verilmiş mazbatayı iptal ettiniz. Sonra seçim yenilendi ve fark 13 binden 807 bine çıktı. Bu size bir aklılanma fırsatı sunmadı. Bu sefer İstanbul’da Ekrem İmamoğlu size bir milyon fark attı. 19 Mart darbesiyle Ekrem İmamoğlu’nu hapse attınız. Bu demokrasi tarihinin ayıbıdır” dedi.

Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasına tepki gösteren Günaydın, “Olmayan örgütün avukatı nitelemesiyle avukatları da içeriye atıyorsunuz bu yalnızca sizin ayıbınız değil Türkiye demokrasisinin ayıbı olarak tarihe geçiyor. 70’den fazla baro, TBB Başkanlığı’nda toplanıyor Çağlayan Adliyesi’nden İstanbul Barosu’na yürüyüş yapmaya çalışıyor. Bu kitabı biliyorsunuz değil mi Anayasa bu. Onun 34. maddesine göre herkes izin almadan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına sahiptir diyor. Burada İstanbul Valisinin canı isterse yürüyüşü iptal eder diyor mu” ifadeleriyle tepki gösterdi.

Doç. Dr. Gökhan Günaydın konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Gazetecileri, avukatları tutuklayarak bu ülkeyi yönetemezsiniz. Bu memleketin direnci ve inancı her geçen gün artıyor. Son olarak anti emperyalist nutuklar atan Recep Tayyip Erdoğan 22 saat evvel bir tweet paylaştı. ‘İsrail e destekçileri’ diyor. Kim bunlar? Adını bile anamadığınız İsrail’in destekçileri kim? ABD, Trump bile diyemiyorsunuz. Bu, Türkiye’nin dış politika alanında geldiği mış gibi yapma politikasının son açık göstergesidir. Buradan biz Amerika’yı, Trump’ı, Gazze’yi cehenneme çevirenleri kınıyoruz. Onları kınayamayanları da kınıyoruz.”

“Bunları unuttuk mu sanıyorsunuz?”

AKP Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta’ya da yanıt veren Gökhan Günaydın ise “23 bin hakim savcının 17-18 binini de yeni aldınız. O cübbelerin hepsine düğme, cep ve rozet diktiniz ve yargıyı araçsallaştırdınız. Türkiye’de siyasetin finansmanının tarihini siz yazdınız. Ne Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dünyada ünlü rüşvet skandallarına yönelik partiniz ve iktidarınız döneminde hiçbir adım atmadınız. 17-25 Aralık döneminde ayakkabı kutularıyla size gelen paralar, evlerdeki günlerce sıfırlayamadığınız paralar ve rezidansların 20 küsuruncu katlarında çıkan para sayma makinaları için hiçbir soruşturma yapılmadı. Bunları unuttuk mu sanıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Gökhan Günaydın’ın konuşmasının tam metni:

Değerli milletvekilleri, öncelikle hem sizin Meclis Başkan Vekilliğinizin hem de kürsüyü paylaştığınız Kâtip Üyelerimizin yeni dönemde başarılı bir çalışma dönemi geçirmelerini diliyor ve sizleri kutluyorum. 

Elbette üzücü bir haber var; AKP Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen’e de Allah’tan rahmet, parti camiasına, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Evet, bugün 24 Haziran 2025; bundan tam altı yıl evvel dün yani 23 Haziran 2019’da İstanbul’da yerel seçimleri Ekrem İmamoğlu 807.000 farkla kazanmıştı. Peki, niye iki Haziranda seçim olmuştu, seçimler Martta olur değil mi? Evet, 31 Mart 2019’da sizi yendik, 13.000 farkla yendik. Gözümüzün içine baka baka: “13.000 farkla seçim mi kazanılırmış? dediniz. Sonra “Çaldınız.” dediniz, sonra sandık görevlilerine iftira attınız; 6 Mayıs 2019 tarihinde verilmiş mazbatayı iptal ettiniz ve sonra seçim yenilendi, o fark 13.000’den 807.000’e çıktı. Peki, bu, size bir akıllanma, bir uslanma fırsatı sundu mu? Sunmadı. 

2019’dan 2024’e kadar atılacak ne kadar iftira varsa hepsini attınız. Bu sefer, Ekrem İmamoğlu size İstanbul’da 1 milyon fark attı. Sen misin İstanbul’da 1 milyon fark atan, sen misin Cumhurbaşkanlığına aday olan, sen misin her türlü ikaza rağmen -tırnak içinde- uslanmayan(!) Bir 19 Mart darbesiyle Ekrem İmamoğlu’nu hapse attınız. Bu, demokrasi tarihinin ayıbıdır. 23 Haziran 2019’un 6’ncı yıl dönümünü demokrasi bayramı olarak kutluyor, Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere içerideki bütün başkanlarımıza ve arkadaşlarımıza selamlarımızı ve dayanışma dileklerimizi iletiyoruz. 

Peki, yetiniyor musunuz? Mehmet Pehlivan tutuklandı; gencecik bir avukat. Görevini yapmaya çalışmasını yani Ekrem İmamoğlu’nu savunmaya gayret etmesini örgüt suçları içine atıyorsunuz. Hukukçu olan var mı aranızda? İsnat var, isnat; iddianame yok daha. Olmayan örgütü, olmayan örgütün avukatı nitelemesiyle de avukatları içeriye atıyorsunuz. Bu, yalnızca sizin ayıbınız değil, Türkiye demokrasisinin bir ayıbı olarak tarihe geçiyor. Sonra, İstanbul Barosu, Ankara Barosu, 70’ten fazla baro Türkiye Barolar Birliğinin Başkanlığında toplanıyor, Çağlayan Adliyesinden İstanbul Barosuna yürüyüş yapmaya çalışıyor. Anayasa bu, Anayasa; biliyoruz değil mi, Anayasa. Ha, bu kitabı biliyoruz; üzerine sadakat yemin ettiğimiz bir kitap bu. Onun 34’üncü maddesi “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir, bu hak ancak kanunla sınırlanabilir.” diyor. Bunların içerisinde “İstanbul Valisi, canı isterse, istediği yürüyüşü iptal edebilir.” diyor mu? Diyor mu? Demiyor ama siz kolluk kuvvetlerine kanunsuz emirler vererek avukatları, milletvekillerini Çağlayan Adliyesi önünde ablukaya alıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisinin, adaletinin çok büyük bir ayıbıdır, üstelik de Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleşmiştir; emeği geçen herkesi eşit olarak kınıyorum, bu kadar açık ifade etmek isterim. 

İstanbul 5. İdare Mahkemesi var, Ekrem İmamoğlu’nun iptal ettiğiniz diplomasına ilişkin bir ara karar verdi, 13 maddelik bir liste yayınladı, bu listede “Ey üniversite, YÖK, Başsavcılık, Dışişleri Bakanlığı şu sorduğum sorulara yönelik, fezlekeye yönelik yanıtlarını ver ki ben bu diploma iptalinin haklı olup olmadığını idari yargı üzerinden denetleyeyim.” diyor. Cevabınız ne? Hâkim ve Savcılar Kurulu 2025 yılı ara kararnamesiyle Başkan Recep Şendil ile üye Gün Yazıcı’yı İstanbul Bölge İdare Mahkemesi üyesi olarak oradan alıp sürüveriyorsunuz.

Şimdi, diyeceksiniz ki: “Ya, HSK yaz kararnamesi, ne alakası var? Ona denk gelmiş.” Başka bir hâkime daha denk gelmişti, onu da hatırlatayım mı? Hani, “ahmak” davasında her türlü baskıya, tehdide, şantaja rağmen istediğiniz cezayı vermeyeceğini anladığınız zaman İstanbul’dan Samsun’a sürdüğünüz hâkim gibi. O hâkim konuştu, o hâkim“ Benim ifadem alınsın.” dedi, HSK ifadesini bile almadı, resen ya da talep üzerine soruşturmadı bile; işte, geldiğiniz dava, geldiğiniz nokta budur. Gazetecileri tutuklayarak, avukatları tutuklayarak bu memleketi yönetemezsiniz. Bu memleketin insan kaynağı, entelektüel birikimi, ahlakı, direnci, inancı ve kararlılığı her geçen gün daha fazla yükselmektedir.

Son olarak antiemperyalist havalarıyla her gün bize hamaset nutukları atan Recep Tayyip Erdoğan, yirmi iki saat evvel bir tweet paylaştı, diyor ki: “İsrail ve destekçilerinin komşumuz İran’a yönelik saldırılarının daha büyük bir felakete dönüşmemesi için yoğun çaba harcıyoruz.” Bu İsrail ve destekçileri kim ki, bu B-2 uçaklarını 6 bin mil öteden, 30 küsur saat uçurarak İran’ı bombalayan, adını bile anamadığınız İsrail’in destekçileri kim ki? Sonra devam ediyor, diyor ki: “İran’ın egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik saldırılar kimden gelirse gelsin asla tasvip etmiyoruz, tepkimizi açıkça ortaya koyuyoruz.” Ya “Kimden gelirse gelsin.” dediğiniz kim ki, Amerika mı, Trump mı; onu bile söyleyemiyorsunuz, öyle mi?

Hangi tepkinizi ortaya koyuyorsunuz? Hiçbir tepki falan ortaya koyamıyorsunuz. Bu, Türkiye’nin dış politika alanında geldiği “mış” gibi yapma politikasının ve acınaklı durumunun son açık göstergesidir. Buradan biz Trump’ı kınıyoruz, Amerika’yı kınıyoruz,  İran’a bomba yağdıranları kınıyoruz, Gazze’yi cehenneme çevirenleri kınıyoruz, onları kınamayanları da kınıyoruz.

Teşekkür ederim. 

Haber Galeri:

Bu İçerik 56 Kez Görüntülendi.

Sosyal Medya Hesaplarımız

Bu Sayfayı Paylaşın