Edit Content

"Acemi Kalma Ustası"

Doç. Dr. Gökhan Günaydın

İstanbul Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili

Kamu görevlisi bir babanın sık çıkan tayinleri nedeniyle Anadolu’yu adeta karış karış dolaşan bir ailenin içinde büyüdüm. Bu bağlamda ilk, orta ve lise öğrenimimi Zile/Tokat, Sarıkamış/Kars, Tosya/Kastamonu, Aksaray/Niğde, Ereğli/Zonguldak ve Geyve/Sakarya ilçelerinde tamamladım.

İletişim

Sosyal Medya

  1. Home
  2. »
  3. TBMM
  4. »
  5. Meclis Gündemi
  6. »
  7. Adaleti Çıkartırsanız Geriye Bir Çeteden Başka Ne Kalır?
bu içeriği paylaşın;

Adaleti Çıkartırsanız Geriye Bir Çeteden Başka Ne Kalır?

HSK seçimlerindeki dengesizlik ve AKP'nin mülakat sözünden cayması, Türkiye'de adalet duygusunu kaybettirdi, adaletin olmadığı bir devlet de çeteden farksızdır.
Yazı Boyutu:
12px
32px

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, vefatının 19. yıl dönümünde eski Genel Başkanları Bülent Ecevit’i anarak söze başladı ve iktidarın hukuk ile liyakat politikalarını sert bir dille eleştirdi. Günaydın, Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) seçim sürecini “kara bir leke” olarak nitelendirirken, mülakat uygulamasından dönülmemesi nedeniyle “gariban evlatların ahının” iktidarın boynunda olduğunu söyledi.

BÜLENT ECEVİT VECİZESİ: “YURTSEVERLİĞİ BEŞPARMAK DAĞLARINA YAZDIK”

Günaydın, Bülent Ecevit’in mütevazılığı, okuyan, yazan ve gazeteci kimliğinin yanı sıra devlet adamlığı özelliklerini andı. Ecevit’in anti-emperyalist duruşunu ve kararlılığını örnek verdi:

  • Kıbrıs Kararlılığı: Merhum Başbakan Erbakan’la birlikte kurdukları Hükûmet döneminde, tüm engellemelere rağmen Kıbrıs’a barış götürmek için müdahale etmesini ve “Biz yurtseverliği sokak duvarlarına değil, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazdık” vecizesini hatırlattı.
  • Afyon Kararı: “Afyon ekemezsiniz” diyen Amerika’ya karşı “Türkiye Cumhuriyeti hangi toprağında hangi ürünü ekeceğine kendisi karar verir” diyen kararlılığı övdü.

MÜLAKAT SÖZÜNDEN CAYILMASI: “GARİBAN EVLATLARIN AHI VAR”

Ecevit’in kamu alımlarında mülakatı kaldıran bir anlayışa sahip olduğunu vurgulayan Günaydın, iktidarın seçim vaadinden dönerek mülakatı sürdürmesini sertçe eleştirdi:

  • Liyakat İhlali: Seçim öncesi “Mülakatı kaldıracağız” sözü veren iktidarın, sözünden dönüp “Mülakat gibi mülakat yapacağız” demesinin, önceki uygulamaların mülakat olmadığını ortaya koyduğunu belirtti.
  • Ah ve Vebal: “Geleceğine ve kazanımlarına girdiğiniz bu memleketin gariban evlatlarının ahı hepinizin boynunuzdadır, bunu çok açık ifade etmek isterim.” diyerek tepki gösterdi.

HSK SEÇİMLERİNDE ‘İSTATİSTİK BİLİMİNİ AĞLATAN’ SKANDAL

Günaydın, bugün yapılacak HSK seçiminin adaletsiz yapısına dikkat çekerek, Anayasa’nın Kurulun bağımsızlığını sağlamak için aradığı üçte iki ve beşte üç çoğunluk şartlarının göz ardı edildiğini iddia etti:

  • Ad Çekme Eleştirisi: Geçen seçimlerde Komisyonda seçilen isimlerin ardından, ad çekme suretiyle Kurul’a üye seçilmesi sürecinde iktidarın “istatistik bilimini ağlatarak… 5 kişiyi istediğiniz torbadan çekmeyi başardınız” sözleriyle süreci manipüle ettiğini öne sürdü.
  • Meclis İçin Leke: Bu durumu “Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kara bir leke” olarak nitelendirerek, partisinin bu tiyatronun bir kez daha sahnelenmesine ortak olmayacağını ve Genel Kurul’dan çıkacağını açıkladı.

ADALETİN KAYBI VE ‘AVUKAT KILIĞINDAKİ ADAM’ VAKASI

Tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybeden HSK’nın yarattığı sonuçlara dikkat çeken Günaydın, yargıda yaşanan çarpıklıkları örnekledi:

  • Yargıdaki Kumpas: Tutuklu bir siyasetçiye “avukat kılığında bir adamın” gidip “şu iki sayfayı imzala, üstüne bir de 2 milyon dolar para ver, seni çıkaralım” demesinin, bu avukatın birilerine güvenmeden bu teklifi yapamayacağını gösterdiğini iddia etti.
  • HSK’nın Eylemsizliği: “Ahmak davası sırasında hâkim uçuruluyor, Büyükçekmece Adliyesi’nde savcı mütalaa vermiyor, İdare Mahkemesi’nde doğru sorular soran heyet dağıtılıyor ve bütün bunları Hâkimler ve Savcılar Kurulu uzaydan seyreder gibi seyrediyor” diyerek HSK’nın görevini yapmadığını belirtti.

GÜNAYDIN’DAN SERT SÖZLER: “ADALETİ ÇIKARTIRSAMIZ GERİYE ÇETE KALIR”

Günaydın, konuşmasını Milattan Önce yaşamış Augustinus’un sözleriyle tamamladı: “Milattan önce Augustinus demiş ki: ‘Devletin içerisinde adaleti çıkartırsanız geriye bir çeteden başka ne kalır?’ Eğer o adam, bu lafı bugün söyleseydi, o adamı da tutuklardınız.”

 

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın konuşmasının tam metni;

Teşekkür ederim Başkanım. 

Değerli milletvekilleri, evet, bugün, 5 Kasım 2006 tarihinde kaybettiğimiz sevgili Bülent Ecevit’in 19’uncu ölüm yıl dönümü. Kendisini saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Partimizin 3’üncü Genel Başkanı, ülkemizin Başbakanıydı. Ancak bir devlet adamı ve siyaset adamı olmanın çok ötesinde nitelikleri vardı. Bu nitelikleri her geçen gün daha fazla arıyoruz. Önce; okuyan, yazan, şiir yazan bir devlet adamıydı, bir siyasetçiydi. Bir insanın şiir yazıyor olması aslında ülkesine ve yaşadığı topluma duyduğu saygının ve aşkın bir ifadesidir. Aynı zamanda, gazeteciydi, bir gazeteci duyarlılığıyla topluma bakıyordu. Akıcı yabancı diliyle uluslararası müzakereleri nasıl yetkinlikle yürüttüğünü hâlâ izlerken gıptayla ona hayran oluyoruz. Tabii, bütün bunların yanında mütevazılığı, arabasını kırmızı ışıkta durdurması, kendi alışverişini kendi yapması; bugün konvoylarla dolaşan, 3 bin kişilik koruma ordularıyla dolaşanlara örnek olacak niteliktedir.

Yalnız, sadece kişisel özellikleri değil, daha önemli özellikleri var. Antiemperyalist nutukları atıp gidip Amerika’nın her türlü talebine “evet” diyenlerden çok öte bir tutumu vardı. Örneğin, rahmetli Erbakan’la beraber kurdukları koalisyon Hükûmetinde, her türlü engellemeye rağmen, Kıbrıs’a barış götürmek için müdahale etmesini buradan bir kez daha saygıyla anarım. Tabii, bu sözü bir vecize hâline geldi: “Biz yurtseverliği sokak duvarlarına değil, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazdık.” diyen Bülent Ecevit’e buradan teşekkürlerimizi sunuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) 

 Başka bir şey hatırlıyorum: “Afyon ekemezsiniz Türkiye’ye.” diyen Amerika’ya karşı “Türkiye Cumhuriyeti hangi toprağında hangi ürünü ekeceğine kendisi karar verir.” diyen bir kararlılıktı. Bugün gidip Trump’la iş birliği yapanların öğreneceği çok şey var. Bununla da sınırlı değil, bir iktidar olarak memleketin başına geldiğinde kadrolaşmak yerine “Vatanın evlatları benim için aynıdır, ayırmam.” diyen ve dolayısıyla kamu alımlarında mülakatı kaldıran, yasaklayan bir anlayışın sahibiydi. 

Ya, sırası gelmişken sorayım: Hani seçim zamanında diyordunuz ya “Mülakatı kaldıracağız.” diye, ne oldu, ne oldu “Mülakatı kaldıracağız.” lafından vaz mı geçtiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Sonra mülakatı kaldırmaktan vazgeçtiniz, “Mülakat gibi mülakat yapacağız.” dediniz, sadece bu lafınız bile öncekilerin mülakat olmadığını ortaya koyuyordu. Geleceğine ve kazanımlarına girdiğiniz bu memleketin gariban evlatlarının ahı hepinizin boynunuzdadır, bunu çok açık ifade etmek isterim. 

Şimdi bugün bir HSK seçimi yapılacak, Hâkimler ve Savcılar Kurulu. Bu Hâkimler ve Savcılar Kurulu nasıl teşkil edilmiş? 13 üyeden oluşuyor. Bunun 4’ünü Cumhurbaşkanı zaten kendisi atıyor, 1’i Adalet Bakanı, 1’i de müsteşarı, etti mi 6? 13’ten 6’yı çıkartırsanız geriye 7 kalıyor, 7’yi de Türkiye Büyük Millet Meclisi seçecek. Bu Kurulun bağımsız ve tarafsız olabilmesi, en azından dengeli olabilmesi için Anayasa 159 demiş ki: “İlk turda üçte iki çoğunluk arayacaksın, ikinci turda beşte üç çoğunluk arayacaksın, bulamazsan en çok oy alanlardan ad çekme suretiyle üçüncüyü bulacaksın.” Bununla hiç olmazsa 6 kişiyi seçen Cumhurbaşkanını dengelemeye çalışmış. Siz ne yaptınız? Geçen seçimlerde Komisyonda tamamını kendiniz seçtiniz ve buraya getirdiniz, burada da istatistik bilimini ağlatarak -hani daha fazlasını söylemeyeyim- 5 kişiyi istediğiniz torbadan çekmeyi başardınız. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kara bir lekedir, bunun altını çizeyim. Hiç kimse “Böyle bir şey olmadı.” diye nutuk atmasın, beşte 5 çekmenin istatistikteki yeri nedir, siz önce bir ondan haber verin. 

Bugün, bir başka çekersiniz, tabii, çekilmeyecek bir şey yok yani.  Onların nasıl çekildiğini bu memleket biliyor, tarihte biliyor yazıyor zaten bunları. Bugün bir HSK seçimi daha yapılacak, grubumuz aynı tiyatronun bir kere daha sahnelenmesine ortak olmayacak, buradan çıkacağız.  Yalnızca burada grup yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız olacak ki hiç olmazsa istatistiğe biraz saygı duyun. Peki, bu tablo nereye getiriyor memleketi ben söyleyeyim: Hâkimler Savcılar Kurulu tarafsız ve bağımsız olmayınca seçilen insan kendi odasında bir siyasal partiye işaret eden işaretler yapmakta bir tereddüt görmeyince yani “ben tarafım, tarafsız falan değilim”i açıkça söyleyebilecek bir ahlaka sahip olduktan sonra oradan da tarafsızlık ve bağımsızlık beklemek mümkün olmuyor. Ne oluyor biliyor musunuz? Avukat kılığında bir adam gidiyor, içerideki tutukluya diyor ki: “Şu iki sayfayı imzala.” O iki sayfayı kim yazdı eline verdi? Sen mi yazdın? Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanına, tutuklu Belediye Başkanına iftira etmek üzere o metni bir düz avukat yazmış olabilir mi? “Bunu yaz, bunu imzala, üstüne bir de 2 milyon dolar para ver, seni çıkaralım.” diyor. Bunu o avukat tek başına mı söylüyor, birilerine güvenerek mi söylüyor? Peki, buna yönelik olarak HSK bir yaptırımda bulunuyor mu? Ahmak davası sırasında hâkim uçuruluyor, hâkim uçuruluyor! Büyükçekmece adliyesinde savcı mütalaa vermiyor. İdare mahkemesinde doğru sorular soran heyet dağıtılıyor ve bütün bunları Hakimler ve Savcılar Kurulu uzaydan seyreder gibi seyrediyor. Ben söyleyeyim size: Bugün kaybettiğimiz adalet duygusu sadece siyasi rakiplerinizi değil, Türkiye’nin tamamını yaralıyor ve bir memlekette eğer adalet kaybolursa geriye bir şey kalmaz. Milattan önce Augustinus  demiş ki: “Devletin içerisinde adaleti çıkartırsanız geriye bir çeteden başka ne kalır?” Eğer o adam, bu lafı, bugün söyleseydi, o adamı da tutuklardınız. (CHP sıralarından alkışlar)  Dolayısıyla,  bütün bunları sağlıklı bir çerçeveye oturtmak Meclisin görevidir.

Çok teşekkür ederim Başkanım, sağ olun.

Haber Galeri:

Bu İçerik 14 Kez Görüntülendi.

Sosyal Medya Hesaplarımız

Bu Sayfayı Paylaşın