İmam Hatip Buluşmasında Kılıç Resti
Halk TV – Nasıl Olacak?: Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sloganı ihraç sebebi mi olacak?
İstanbul Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili
Kamu görevlisi bir babanın sık çıkan tayinleri nedeniyle Anadolu’yu adeta karış karış dolaşan bir ailenin içinde büyüdüm. Bu bağlamda ilk, orta ve lise öğrenimimi Zile/Tokat, Sarıkamış/Kars, Tosya/Kastamonu, Aksaray/Niğde, Ereğli/Zonguldak ve Geyve/Sakarya ilçelerinde tamamladım.
29 Temmuz’da çalışmalarına ara veren TBMM’yi, 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan AYM kararı nedeniyle olağanüstü toplantıya çağırmış bulunuyoruz. Yapılması Gereken 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan AYM’nin Can Atalay Kararının Okutulmasıdır!
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın;
Can Atalay kararı konusunda; saraydan Mehmet Uçum, Kabineden Yılmaz Tunç Meclis’e ayar verdi, “Meclis’in yapacağı bir şey yoktur” buyurdular. Yargı ve yürütmeden ayar üstüne ayar alan Meclis, erkler ayrılığı ilkesinin arkasına sığınarak sessiz kalınca Anayasa’ya uygun davranacak öyle mi?
Olaylı Can Atalay oturumunda CHP Grubu adına yaptığım konuşmayı kamuoyunun bilgi ve değerlendirmelerine sunuyorum pic.twitter.com/nC1bguUAPq
— Gökhan Günaydın (@gunaydingokhan) August 16, 2024
Doç. Dr. Gökhan Günaydın’ın CHP’nin başvurusu üzerine AYM’nin Can Atalay kararı hakkında olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yapmış olduğu konuşma metni;
SAYIN BAŞKAN, DEĞERLİ MİLLETVEKİLLERİ, EKRANLARI BAŞINDA BİZLERİ İZLEYEN SEVGİLİ YURTTAŞLARIMIZ,
29 Temmuz’da çalışmalarına ara veren TBMM’yi, 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan AYM kararı nedeniyle olağanüstü toplantıya çağırmış bulunuyoruz.
TBMM ve aslında ülke demokrasisi, bir milletvekilinin hukuki ve siyasi durumu ile sınırlı olmayan bir demokrasi krizi ile karşı karşıyadır.
Bu bağlamda, konuyla ilgili bolca birikmiş olan malzemelerden yararlanılarak yapılabilecek ilgi çekici spekülasyonlar yerine, Meclis’in itibarını, demokrasimizin geleceğini düşünen sağlıklı bir tartışma yürütmenin gereği ve yararına öncelikle vurgu yapmak isterim.
Bu bağlamda, sakince, konuyla ilgili yürüyen tartışma alanlarına ilişkin ana sorularla ortaya koyup hukuki yanıtlarını dayanakları ile birlikte arayalım, aynı hukuki bağlam içinde verilmiş geçmiş kararları ve uygulamaları inceleyelim.
Sorular şunlardır:
Sorular bunlar, çözümlemeyi de bu sorular etrafında yapabiliriz.
Birincisinden başlayalım.
Anayasa’mız, Anayasa Mahkemesi’ni 146 ila 153 üncü maddeler arasında düzenliyor.
15 üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi üyelerinden 3’ünü Meclis (2 Sayıştay 1 baro), 12’sini Cumhurbaşkanı (3 Yargıtay, 2 Danıştay, 3 akademisyen, 4 belirtilen nitelikleri taşıyanlardan) seçiyor.
Bu çerçevede 15 üyeden 10’u bizzat Erdoğan, 2’si Abdullah Gül, 3’ü TBMM Genel Kurul’unda AKP çoğunluğuyla seçmiştir. Dolayısıyla 13’ü bizzat sizin, 2’si öncülleriniz tarafından seçilmiş 15 üyeden söz ediyoruz.
Sahi siz kiminle kavga ediyorsunuz?
AYM Cumhurbaşkanını, AYM ve Yargıtay üyelerini Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Siz CB İdari İşler Başkanı’nı AYM üyesi yaparsınız, Yargıtay’ın AYM üyeleri hakkında yaptığı suç duyurularını alkışlarsınız.
Sahi siz bu konuda bir özeleştiri yapma ihtiyacı duymuyor musunuz? Milletvekilleriniz içinde “bu kadar da olmaz” diyen bir kişi dahi yok mu sahi?
Gelelim bireysel başvuru hakkına. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru hakkı 2010 yılında, mezardakileri de oy vermeye davet ettiğiniz Anayasa değişikliği ile girmiştir.
Peki AYM’nin verdiği hak ihlali kararı sonrası prosedürü anlatan yasal dayanak nedir?
6216 sayılı AYM Kuruluş Kanunu Madde 50 ile AYM iç Tüzüğü Madde 79 aynen şöyle diyor:
“İhlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. İlgili mahkeme, Bölümün ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde yeniden yargılama yapar ve mümkünse dosya üzerinden ivedilikle karar verir.”
Peki, yakın tarihimizde, Can Atalay’ın karşılaştığı durumların benzerine muhatap olmuş milletvekillerimiz var mı?
Üç örnekten söz edebiliriz: Gergerlioğlu, Berberoğlu ve Alan dosyaları.
Bu üç dosyada bazen benzer, bazen farklı usuller kullanılmış ama sonuç hep aynı olmuş.
Her üç dosyada da, Yargıtay onama kararı ve AYM başvurusu sonrası hak ihlali ve yeniden yargılama kararı çıkmış. Yerel Mahkeme karara uyup yargılamayı durdurmuş ve durumu bir yazı ile TBMM’ye yollamış. Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Sayın Kadri Enis Berberoğlu vakalarında Meclis Başkanı Şentop tezkere düzenleyip Mecliste okunmasını sağlayarak milletvekilliği statüsünün geri dönüşü sağlanmış; buna karşılık Engin Alan dosyasında doğrudan yemin ettirilmek suretiyle milletvekili sıfatının ilk kez kazandırılması söz konusu olmuştur.
Bunlardan özellikle Engin Alan dosyasına daha ayrıntılı bakmakta yarar var:
Engin Alan 2010 yılında Balyoz davasından tutuklandı. 2011 seçimlerinde MHP milletvekili adayı olarak gösterildi ve seçildi. Ancak yerel mahkeme seçim sonuçlarına rağmen Engin Alan’ı tahliye etmediği gibi, 2012 yılında 18 yıl cezaya hükmetti.
İzleyen süreçte Yargıtay 9. CD 9 Ekim 2013 tarihinde kararı onadı. Bunun üzerine, sanık avukatları, 2013 yılında tüm Balyoz tutukluları için AYM’ye başvurarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yeniden yargılanma talebinde bulundular.
Bunun üzerine AYM 18 Haziran 2014‘te hak ihlali kararı verdi ve dosyayı yeniden yargılama için ilk derece mahkemesine gönderdi. Anadolu 4 ACM yargılamayı durdurdu, Engin Alan’ı ertesi günü, 19 Haziran 2014 günü tahliye etti ve Engin Alan 24 Haziran 2014 günü yemin ederek milletvekili olarak Meclis çalışmalarına katıldı.
Devlet Bahçeli aynı gün yapılan MHP Grup Toplantısı’nda “İyi ki Anayasa Mahkemesi vardır, iyi ki vicdanı satmayan hakimler bu ülkede görev başındadır. Başbakan Erdoğan henüz tahliyeleri içine sindirebilmiş, benimseyebilmiş ve kabullenebilmiş değildir” ifadelerini kullandı.
Şimdi soralım, ne değişti?
Anayasal düzlem aynı, ceza yargılamasının usul ve esasları aynı. Değişen tek şey siyasi iklim, değişen tek şey milletvekillerinin isimleri ve nitelikleri.
Gelelim ikincisine..
Anayasa Mahkemesi’nin Meclis kararlarını denetleme yetkisi var mıdır, varsa bunun derecesi nedir?
Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri başlıklı 148 inci maddesi aynen şöyledir:
“AYM kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve TBMM İç Tüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar”.
Bu hüküm doğrultusunda süreci kısaca anımsayalım, ne olmuştu..
Can Atalay konusunda Yargıtay kararı Meclis’te 31 Ocak 2024 tarihinde okundu.
2 Şubat tarihinde, yani yalnızca iki gün sonra bu açık hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık.
Anayasa Mahkemesi yalnızca 20 gün sonra kararını verdi ve 22 Şubat 2024 tarihinde eylemli iç tüzük ihlali ve kesinleşmemiş yargı kararını gerekçe göstererek Meclis kararını “yok hükmünde” olarak niteledi.
Anayasa 153 son fıkra ne diyor: “AYM kararları RG’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
Peki 22 Şubat’ta verilmiş kararı ne zaman yayımladınız? Tam 5.5 ay sonra, 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de.
Meclis ne zaman kapanmıştı? 29 Temmuz 2024, Pazartesi günü.
Tesadüfe bakın ki, pazartesi meclis kapanıyor, 3 gün sonra, Perşembe günü Anayasa Mahkemesi kararı Resmi Gazete’de yayımlanıyor
Kurduğunuz zaman kumpası, olağanüstü toplantı çağrımızla elinizde patlamıştır.
Meclis kararının yok hükmünde sayan Anayasa Mahkemesi kararı.
Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan ilk derece mahkemesi ve Yargıtay.
Ortada artık bir devlet ve demokrasi krizi var.
Aylardır sadece seyrettiğiniz, ortağınızın kurduğu oyuna müdahale bile edemediğiniz süreç, sizi ve maalesef sizle birlikte ülkeyi bu noktaya getirdi.
Gelelim üçüncü konuya..
Erkler ayrılığı ilkesi karşısında ne yapmalıyız?
Önce yapılanlara bakalım: Yargıtay 3. CD bu Meclis’in başkanına parmak salladı, “sen benim kararımı nasıl okutmazsın” dedi.
Saraydan Mehmet Uçum, Kabineden Yılmaz Tunç Meclis’e ayar verdi, “Meclis’in yapacağı bir şey yoktur” buyurdular.
Yargı ve yürütmeden ayar üstüne ayar alan Meclis, erkler ayrılığı ilkesinin arkasına sığınarak sessiz kalınca Anayasa’ya uygun davranacak öyle mi?
Yapılması gereken Kararın okutulmasıdır.
Abone Olun:
➤ Youtube: @gokhangunaydin06
Resmi Site:
➤ Web: gokhangunaydin.net
Takip edin:
➤ Twitter: gunaydingokhan
➤ Facebook: gokhangunaydin06
➤ Instagram: gokhangunaydin06
➤ TikTok: @gokhangunaydin06
➤ Youtube: @gokhangunaydin06
Etkinlikler, Ziyaretler, Meclis Konuşmaları, Basın Toplantıları, Önergeler, Haberler
Halk TV – Nasıl Olacak?: Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sloganı ihraç sebebi mi olacak?
TELE 1 Anında Manşet: İmamoğlu’na siyasi yasak kumpası!
KRT TV – Neyi Konuşuyoruz?: Partililer yeni tüzük ile nelerin değişmesini istiyor?
Halk TV – Haber Masası: Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay hakkındaki açıklamalarını spekülasyona kapalı yapmalı.
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.
KRT TV – Panorama: TDK’ya göre ‘Züppe’ kelimesi hakaret değil!
"Acemi Kalma Ustası"
Sosyal Medya Hesaplarımız