CHP, 7546 Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 7545 sayılı Siber Güvenlik Kanunu hakkında yürürlüğü durdurma ve iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “İnsanların kişisel verilerinin korunması, insanların özel hayatlarının korunması ve bunun yanında siber güvenliğin de tesis edilmesi, başka bir deyişle özgürlük ve güvenlik dengesinin doğru bir zemine oturtulması kıymetlidir. Oysa hakim kararı olmaksızın bu verilerin kopyalanması, bunlara el konulması geçmişte yapılan uygulamaların benzerinin gelecekte de yapılabileceğini göstermektedir ve kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, başvuruyu yaptıktan sonra Anayasa Mahkemesi önünde açıklama yaptı. Doç. Dr. Günaydın, şöyle konuştu:
“Peki hangi yasalar için bu başvuruyu yaptık? Birincisi Siber Güvenlik Kanunu. Öncelikle ifade etmek isterim ki Türkiye‘de kamu kurumlarının siber güvenlik önlemlerinin etkinleştirilmesi ve ortaklaştırılması son derece önemli bir görev ve sorumluluktur. CHP’nin bu konudaki tavrı açıktır. Ancak buradaki güvenlik önlemlerinin hukuka uygun insan haklarına saygılı bir şekilde yürütülmesinde de büyük zorunluluk ve önem vardır. Maalesef TBMM’den geçen yasa hakim kararı olmaksızın dijital verilerin kopyalanması, el konulması ve toplanmasına ilişkin hukukla uzaktan yakından alakası olmayan çeşitli düzenlemeleer içeriyor. Türkiye buna benzer uygulamaları geçmişte gördü. Ve buradan büyük sıkıntılar yaşadı. İnsanların kişisel verilerinin korunması, insanların özel hayatlarının korunması ve bunun yanında siber güvenliğinde tesis edilmesi, başka bir deyişle özgürlük ve güvenlik dengesinin doğru bir zemine oturtulması kıymetlidir. Oysa burada bir kere daha söyleyelim ki hakim kararı olmaksızın bu verilerin kopyalanması, bunlara el konulması geçmişte yapılan uygulamaların benzerinin gelecekte de yapılabileceğini göstermektedir ve kabul edilebilir bir durum değildir.
“Kanunun temel amacı olması gereken siber güvenliğin teminine de yabancı bir durumdur”
Bir başka durum siber sızıntı gerekçesiyle siber sızıntı olmadığı halde bu bilgiyi yayanlara yönelik iki yıldan beş yıla kadar bir hapis cezası düzenlemesi getirilmektedir. Tabii hukuki metinleri okumak kıymetlidir. Bunu şöyle tercüme edelim biz, örneğin bir gazeteci bir siber güvenlik sızıntısını tespit edip de bunun haberini yapıyor ise kamu bunu ihbar kabul edip bununla ilgili önlemlerini almak yerine dezenformasyon merkezi üzerinden böyle bir sızıntı yoktur diye açıklama yapılıp bu haberi yapan gazetecinin de derhal gözaltına alınması ve tutuklama işlemi bu kanun çerçevesinde yapılabilir ki bu da hem haber alma ve haber verme özgürlüğü önünde önemli bir engeldir. Ayrıca kanunun temel amacı olması gereken siber güvenliğin teminine de yabancı bir durumdur. Dolayısıyla başlangıçta da söylediğim gibi tüm bu hususların öncelikle yürütmesinin durdurulması ve her halükarda iptali için başvurumuzu yaptık.
“Özel teşebbüs hürriyetinin aksine bir durumdur”
Bir diğer önemli konu Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu düzenlemesidir. Burada özel teşebbüs hürriyetinin aksine petrol piyasasında lisansa tabii faaliyet yürüten şirketlerin yanıltıcı belge düzenlemesi suçu işlediğine yönelik iddialar üzerine vergi müfettişlerinin vergi incelemesine fiilen başlamadan sadece inceleme görevi bulunduğunu Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu’na bildirmeleri sonucunda başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmemesi gibi bir durum vardır. Bu elbette özel teşebbüs hürriyetinin aksine bir durumdur. Bunun iptalini talep ediyoruz. Ayrıca sağlıkla yaşama hakkı, dinlenme hakkı ve masumiyet karinesinin aksine Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü‘nde istihdam edilecek personele yönelik DHİM performans priminin sağlık raporu ücretli izin görevden uzaklaştırılma, tutuklanma, gözaltına alınma gibi durumlarda kesilmesini de uygun bulmuyoruz. Anayasa’ya aykırı görüyoruz. DHİM performans priminin ödenmesine yönelik usul ve esasların kanuni ölçüt öngörülmeksizin Cumhurbaşkanı’nın belirlenmesine bırakılmasını da yine Anayasa’ya aykırı görüyoruz. Bütün bu işlemler için Anayasa Mahkemesi’ne başvurumuzu tamamladık.
“Anayasa Mahkemesi, anayasal düzenin temini ve garantisi olmak zorundadır”
Bir kere daha ifade edelim ki, neredeyse her hafta ya da 10 günde bir Anayasa Mahkemesi’nin önündeyiz. Çünkü CHP anayasal düzenin hukukun ve adaletin temini ve devamı konusunda bir önemli kamu görevi yaptığının farkındadır. Meclis’ten böylesine Anayasa’ya aykırı yasalar geçtikçe biz burada bulunmaya devam edeceğiz. Ancak bizim görevimizi tamamlayacak görev arkamızda bulunan Anayasa Mahkemesi’nin görevidir. Anayasa Mahkemesi’nin öncelikle kamusal alanda büyük bir hassasiyet gösteren düzenlemeleri öncelikle el alması, tutuklu arkadaşlarımızın durumuna öncelikle değer vermesi ve elbette başta hayvan hakları yasası da olduğu gibi Anayasa’ya açıkça aykırı olan düzenlemelere yönelik iptali reddetmesini de buradan bir eleştiri konusu yapmayı doğru, yararlı ve gerekli görüyoruz. Anayasa Mahkemesi, anayasal düzenin temini ve garantisi olmak zorundadır. Bunun da yolu gecikmeden doğru kararlar vermesinden geçer.”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın konuşmasının tam metni:
Sayın basın mensupları, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bugün iki yasanın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurumuzu yaptık. Bursa Milletvekilimiz Sayın Hasan Öztürk ve Zonguldak Milletvekilimiz Sayın Eylem Ertuğrul ile birlikte ve Grup Başkanımız, Grup Müdürümüz ve Grup Avukatımız ile birlikte bu başvuruyu gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Peki, nedir, hangi yasalar için bu başvuru yaptık?
Birincisi, Siber Güvenlik Kanunu. Öncelikle ifade etmek isterim ki, Türkiye’de kamu kurumlarının siber güvenlik önlemlerinin etkinleştirilmesi ve ortaklaştırılması son derece önemli bir görev ve sorumluluktur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konudaki tavrı açıktır. Ancak buradaki güvenlik önlemlerinin hukuka uygun, insan haklarına saygılı bir şekilde yürütülmesinde de büyük zorunluluk ve önem vardır.
Maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçen yasa, hakim kararı olmaksızın dijital verilerin kopyalanması, el konulması ve toplanmasına ilişkin hukukla uzaktan yakından alakası olmayan çeşitli düzenlemeler içeriyor. Türkiye buna benzer uygulamaları geçmişte gördü ve buradan büyük sıkıntılar yaşadı. İnsanların kişisel verilerinin korunması, insanların özel hayatlarının korunması ve bunun yanında siber güvenliğin de tesis edilmesi; başka bir deyişle özgürlük ve güvenlik dengesinin doğru bir zemine oturtulması kıymetlidir. Oysa burada bir kere daha söyleyelim ki, hakim kararı olmaksızın bu verilerin kopyalanması, bunlara el konulması, geçmişte yapılan uygulamaların benzerinin gelecekte de yapılabileceğini göstermektedir ve kabul edilebilir bir durum değildir.
Bir başka durum, siber sızıntı gerekçesi ile siber sızıntı olmadığı halde bu bilgiyi yayanlara yönelik 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası düzenlemesi getirmektedir. Tabii hukuki metinleri okumak kıymetlidir. Bunu şöyle tercüme edelim biz: Örneğin bir gazeteci bir siber güvenlik sızıntısını tespit edip de bunun haberini yapıyor ise, kamu bunu ihbar kabul edip bununla ilgili önlemlerini almak yerine, Dezenformasyon Merkezi üzerinden “böyle bir sızıntı yoktur” diye açıklama yapıp, bu haberi yapan gazetecinin de derhal gözaltına alınması ve tutuklama işlemi bu kanun çerçevesinde yapılabilir. Ki bu da hem haber alma ve haber verme özgürlüğü önünde önemli bir engeldir, ayrıca kanunun temel amacı olması gereken siber güvenliğin teminine de yabancı bir durumdur.
Dolayısıyla sevgili arkadaşlar, başlangıçta da söylediğim gibi tüm bu hususların öncelikle yürütmesinin durdurulması ve her halükarda iptali için başvurumuzu yaptık. Daha detaylı açıklamayı her zaman olduğu gibi basın açıklamamızda ve sosyal medyamızda bulacaksınız.
Bir diğer önemli konu Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu düzenlemesidir. Burada özel teşebbüs hürriyetinin aksine, petrol piyasasında lisansa tabi faaliyet yürüten şirketlerin yanıltıcı belge düzenleme suçu işlediğine yönelik iddialar üzerine, vergi müfettişlerinin vergi incelemesine fiilen başlamadan sadece inceleme görevi bulunduğunu Elektrik Piyasası Düzenleme Kuruluna bildirmeleri sonucunda başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmemesi gibi bir durum vardır. Bu elbette özel teşebbüs hürriyetinin aksine bir durumdur. Bunun iptalini talep ediyoruz.
Ayrıca sağlıklı yaşama hakkı, dinlenme hakkı ve masumiyet karinesinin aksine, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünde istihdam edilecek personele yönelik DHMİ performans priminin sağlık raporu, ücretli izin, görevden uzaklaştırılma, tutuklanma gözaltına alınma gibi durumlarda kesilmesini de uygun bulmuyoruz, Anayasa’ya aykırı görüyoruz. DHMİ performans priminin ödenmesine yönelik usul ve esasların, kanuni ölçüt öngörülmeksizin Cumhurbaşkanı’nın belirlenmesine bırakılmasını da yine Anayasa’ya aykırı görüyoruz.
Bütün bu işlemler için Anayasa Mahkemesine başvurumuzu tamamladık. Bir kere daha ifade edelim ki; evet, neredeyse her hafta ya da on günde bir Anayasa Mahkemesinin önündeyiz. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, anayasal düzenin, hukukun ve adaletin temini ve devamı konusunda bir önemli kamu görevi yaptığının farkındadır. Meclisten böylesine Anayasa’ya aykırı yasalar geçtikçe biz burada bulunmaya devam edeceğiz.
Ancak bizim görevimizi tamamlayacak görev, arkamızda bulunan Anayasa Mahkemesinin görevidir. Anayasa Mahkemesinin kamusal alanda büyük bir hassasiyet gösteren düzenlemeleri öncelikle ele alması, tutuklu arkadaşlarımızın durumuna öncelikle değer vermesi ve elbette başta Hayvan Hakları Yasası’nda olduğu gibi, anayasaya açıkça aykırı olan düzenlemelere yönelik iptali reddetmesini de burada bir eleştiri konusu yapmayı doğru, yararlı ve gerekli görüyoruz. Anayasa Mahkemesi, anayasal düzenin temini ve garantisi olmak zorundadır. Bunun da yolu gecikmeden doğru kararlar vermesinden geçer. Bu konudaki beklentimizi de mahkemenin önünde kamuoyunun dikkatine sunmayı bir görev biliyoruz.
Çok teşekkür ederim arkadaşlar.
Sosyal Medya Hesaplarımız