Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın Sanayi ve ticarete ilişkin düzenlemeleri içeren yasa teklifi ile ilgili 19 Şubat 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu’nda yaptığı konuşmada; Yaptığınız tek iş, eskiden CBK’yla, “KHK’yla kazanmaya çalıştığınız zamanı bu kez de yasayla kazanmaya çalışmak. Her seferinde Anayasa Mahkemesinin önüne götürüyoruz, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor ama üç sene sonra iptal ediyor, bir de üç sene önceki hukuksuzluğu veri sayıyor, size bunu düzeltmeniz için bir sene daha hukuksuzluk mühleti veriyor. Biz buna “adalet” diyeceğiz, biz bu çerçevede de Meclisin çalışmasını alkışlayacağız, öyle mi?” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın 19 Şubat 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu’nda yapmış olduğu konuşmanın tam metni;
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, salı günü ve çarşamba günü olmak üzere, aşağı yukarı günde dokuzar saatlik bir mesaiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi on sekiz saat çalıştı. Bu on sekiz saatin sonunda çarşamba günü gece on iki civarında Genel Kurulda beraberiz. Şu yaptığımız faaliyetin dışarıda olağan hayatını sürdürmeye çalışan vatandaşa tek kuruşluk ne faydası var diye bir düşünün, sorum budur; tek kuruşluk ne faydası var? Ne demeye çalıştığımı ifade edeyim. Bugün bana Antep’ten 3 işçi geldi; adları Bülent, Ümit ve Mehmet Akif. Bu çocuklar şunu söylüyorlar: “Ekmeğimizin peşindeyiz, ailemizi geçindirmenin uğraşı içerisindeyiz. Bizi cumartesi, pazar dâhil olmak üzere çalıştırıyorlar. Eğer bir gün işe gidemezsek iki günlük yevmiyemizi kesiyorlar. Stop tuşu çalışmıyor, ‘Continious’ makinelerde parmaklarımızı kaptırıyoruz, arkadaşlarımızın şakır şakır parmakları kopuyor. Patrona ‘Bir stop tuşu yaptır buraya. Birinin parmağı koparsa, makinenin arasına karışırsa hiç olmazsa durduralım.’ diyoruz. Bir stop tuşunu takmıyorlar.” diyor. Kameralarla bizi sekiz saat izliyorlar, her türlü faaliyetlerimizi denetliyorlar, artık psikolojimiz bozuldu.” diyorlar. “Biz, BİRTEK-SEN’e üye olduk, üye olduğumuz için, sendikalı olduğumuz için de kapının önüne bırakıldık.” diyorlar. Ben şimdi size soruyorum: Bu memlekette sendikalı olmak anayasal bir hak mı? Evet. Peki, sendikalı olduğu için iş güvencesinden yoksun bir şekilde kapının önüne bırakılan işçilere karşı bu Meclisin alabildiği bir önlem var mı? Alabildiği bir önlem yok. O hâlde, memleketin çoluğuna çocuğuna, işçisine, emekçisine tek kuruşluk faydası olmayan bir mesaiyi alkışlayacak hâlimiz de yoktur; bunun da altını çizmek isterim. Dışarıdan yalıtılmış bir ortam değil burası. Bugün, sivil toplum kuruluşları, Türkiye’nin en önemli kuruluşları… Biraz evvel sendikalardan örnek verdim, bir de sermaye sınıfından örnek vereyim. Hayatımız onlarla mücadele ederek geçti -altını çizerek söyleyeyim- ama artık diyorlar ki: Sınıfımızın çıkarları itibarıyla emek de dâhil olmak üzere sürdürülebilir noktayı geçtik. Son derece mantıklı, hepimizin yıllardır söylediği sözleri söylediler diye kapısına polis yollayıp TÜSİAD’ın Başkanını alıyorsunuz. Marifet mi bu? Şimdi, bu ortam Meclise yansımayacak mı? Biz burada yalıtılmış bir iş mi yapacağız?
Peki, ne yaptık on sekiz saat boyunca? Ben söyleyeyim size: Yapmamanız gerektiği hâlde, KHK’lerle, CBK’lerle düzenlediğiniz, Anayasa Mahkemesinin nasıl olsa iptal edeceğini bildiğiniz, Şark kurnazlığıyla “Ne kadar idare edebilirsek o kadar idare ederiz.” dediğiniz yasayı Anayasa Mahkemesi iptal etti ve mecburen bu Meclisin önüne getirdiniz, iptal gerekçelerine de uymadan bir kere daha zorlayarak geçirmeye çalıştınız. Hiç şüphe yok ki, memlekette bilimin, memlekette teknolojinin gelişmesi için tarımın, sanayinin bu içine edilmiş teknolojiyle gelişmesi için her türlü adımı atmaya varız ama sizin getirdiğiniz düzenlemeler buna da hizmet etmiyor. Yaptığınız tek iş, eskiden CBK’yla, KHK’yla kazanmaya çalıştığınız zamanı bu kez de yasayla kazanmaya çalışmak. Her seferinde Anayasa Mahkemesinin önüne götürüyoruz, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor ama üç sene sonra iptal ediyor, bir de üç sene önceki hukuksuzluğu veri sayıyor, size bunu düzeltmeniz için bir sene daha hukuksuzluk mühleti veriyor. Biz buna “adalet” diyeceğiz, biz bu çerçevede de Meclisin çalışmasını alkışlayacağız, öyle mi? Evet, arkadaşlarımız mesai harcıyorlar, milletvekilinin mesaisinden ne olur ki. İnsanlar karın altında, güneşin altında on iki saat çalışırken burada, bu koltuklarda çalışan milletvekillerinin mesaisinden ne olur ki, on sekiz saat değil, yüz seksen saat olsun ama vatana, millete bir hayrı olsun. Olmadığını görüyoruz, bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu getirdiğiniz kanun teklifine tümüyle ret oyu verecektir.
Sosyal Medya Hesaplarımız